Yeme Bozuklukları

Neslim Güvendeğer Doksat      25 Aralık 2013 Çarşamba      3092

 

Yeme Bozuklukları

Yeme Bozuklukları Nefes almak en temel hayatî ihtiyaçtır, meselâ kimse iradesiyle nefesini tutarak intihar edemez!

Bunun mekanizması evrimsel olarak hayatta kalmanın garantisi hâlinde düzenlenmiştir. Hâttâ, Panik Hastalığı’nın ve panik hecmelerinin temelinde hatalı/gereksiz boğulma alârmının yattığı gösterilmiştir.


Gene en temel hayatî ihtiyaçların ikincisi gıda alınması, yâni yemek yemektir. Ama bu, soluk gibi otomatik bir evrimsel garantiyle bezenmemiştir ve çoğu da çocukluk ilâ erken gençlik çağında ortaya çıkan pek çok yeme bozukluğu/hastalığı vardır.
Önce bâzı temel kavramları bir özetleyelim:

 


Anoreksiya: İştahsızlık.
Anorektik: İştah azaltan/kapatan ilâç veya madde.
Anoreksik: Anoreksiya nervoza hastalığı olan kişi.
Hiperoreksiya: Aşırı iştahlılık.
Tıkınma (binge eating): Hemen hemen irade dışı olarak çok hızla ve aşırı miktarda yeme.
Bulimiya: Tıkınıp akabinde kusma.
Laksatif: Müshil (ishâl yaptırıcı) ilâç veya madde.
Pürgatif: Büyük abdest yumuşatıcı ilâç veya madde.
Diüretik: Müdrir (idrar söktürücü) ilâç veya madde.

 


Yeme bozuklukları özellikle kızlarda, ergenlik döneminde ve genç erişkinlikte ortaya çıkmaktadır. Bu yaşlardaki hanımlar arasında diyet yapmak çok popülerdir ve “sıfır beden” modası, incecik olma kaygısı gibi sebeplerle iyice kışkırtılmaktadır.
Hâlbuki bilinçsiz şekilde diyet yapmak hayatî tehlikeyle sonuçlanabilir. Kişinin kendi bedenini olduğundan daha şişman idrak etmesi ve bilinçsizce bu tür diyetlere yeltenmesi akla “yeme bozukluğu” tablosunu getirir.
Bu durumdan muzdarip olanların yaklaşık %10’unun, hastalığa bağlı komplikasyonlar sebebiyle vefat ettiği bilinmektedir.
En belli başlı yeme bozuklukları aşırı kilo vermeyle karakterize olan Anoreksiya Nervoza ve tıkınırcasına yeme ataklarıyla karakterize olan Bulimiya Nervoza’dır.

 

Kişiler, utandıkları veya kilo almalarına yol açacak müdahalelerden kaçındıkları için bu hastalıklarını gizleyebilirler. Tipik bir anoreksik yemek yemesi konusunda ısrar edileceğini bildiği için açık vermemeye özen gösterir.
Anoreksiya Nervoza’nın hanımlarda hayat boyu görülme oranı %0.5–1 iken, Bulimiya Nervoza’nın %4’tür. Kadınlarda erkeklerden 10 kat daha fazla görülür; bildirilen erkek vak’aların da hemen hepsi homoseksüeldir. Yeme bozuklukları sıklıkla ergenlik döneminde ve stresli bir olayı takiben ortaya çıkar. Özgüveni düşük olan, mükemmeliyetçi, reddedilmeye ve azarlanmaya karşı aşırı duyarlı olup, konumları gereği başkalarıyla rekabet etmesi gereken kişiler, böyle bir rahatsızlığa daha fazla yatkındır. Böyle kişilerde, duygudurum bozukluğu, anksiyete bozukluğu gibi diğer refakatçi psikiyatrik teşhisler hiç de nâdir değildir.
Yatkınlığı olan bireylerde, her çeşit stresli hayat olayı, ergenlik döneminin başlangıcı, okula başlama, karşı cinsle yeni bir ilişkiye başlama gibi durumlar yeme bozukluğunu tetikleyebilir.

 

Ergenlik dönemi, gençlerin, değişen bedenlerine ruhsal açıdan uyum sağlamak hususunda en fazla çabayı harcadıkları dönemdir. O sebeple, kendini beğenmeme, vücuduna yönelik farklı arayışlara girme özentisi bu dönemde bir ölçüye kadar doğaldır. Ancak amacını aşacak şekilde, ölçüsüzce ağır diyet yapıldığı takdirde, yeme davranışıyla ilgili bâzı metabolik ve endokrin devrelerin dengesi bozulur. Örneğin CRH (kortikotropin salıverdiren hormon), normâl kilosunun altına düşen kişilerde yüksek düzeylere ulaşır ve bu hormonun kendisinin bizzat anoreksiyi tetikleyen bir tesiri vardır. Kilonun beklenen seviyeye ulaşmasıyla, bu hormon da normâl düzeylerine ulaşır. Kadınlarda, beyinden salgılanıp yumurtlama işlevi üzerinde tesiri olan lüteinizan hormon seviyesinin azalması, anorektik kişilerin âdet görememesine sebep olur


Ek olarak, yeme bozukluklarında genetik geçişin de önemli rolü vardır.
Dinamik açıdan değerlendirildiğinde, yeme bozukluğu olan bireylerde genellikle anne-kız çocuk, baba-kız çocuk ilişkisinde sorunlar yaşandığı, anoreksik bir genç kızın büyüme ve hayatın getireceği sorunlarla mücadele etme gerçeğinden bilinç dışı olarak kaçındığı düşünülmektedir.

 

ANOREKSIYA NERVOZA

Bu hastalıkta kişi, beklenenin altında bir kilosu olduğu hâlde kilo almaktan veya şişman bir insan olmaktan aşırı derecede korkar. Boyuna ve yaşına göre ulaşması beklenen kilonun %85’nin üzerine çıkmayı kesinlikle reddeder. Kendisiyle ilgili olarak beden idraki bozulmuştur. Kilosunun düşük olmasının önemini inkâr eder. En ez üç ay süreyle âdet görememe öyküsü mevcuttur.
Klinik alt tipleri, kısıtlı tip veya tıkınan/çıkartan tip olmak üzere ikiye ayrılır. Tıkınan/çıkartan tipte kişi, o andaki atağı esnasında düzenli olarak tıkınırcasına yemek yer veya kendisini kusturarak yahut müshil ve idrar söktürücü ajanları suîistimâl ederek yediklerini çıkartmaya çalışır. Kısıtlı tipte ise bu belirtiler olmaz.

 

Tedavi ve Seyir
Tıbbî tedavi, psikoedükasyon (hastanın ve âilenin hastalık hususunda eğitilmesi) ve bireysel psikoterapiyi (kognitif davranışçı terapi) içerecek şekilde çok disiplinli tedavi modelinin en etkili yöntem olduğu bilinmektedir. Besin desteği açısından bir diyetisyenle de işbirliği kurmak çok önemlidir. 6 aydan daha az bir süredir anoreksik olup, âilesi hekimle işbirliğine yatkın olan vak’alar yatırmaya gerek kalmadan tedavi edilirler. Çok ağır olan vak’alarda yoğun bakım müdahalesi gerekebilir.

 


Anoreksik kişiler gerek depresif, gergin ve sinirli olduklarından gerekse de zayıflamaları sebebiyle kognitif becerileri bozulduğundan, tam olarak muhakeme yürütemezler. Kilo alımına yönelik her çeşit müdahaleden aşırı tedirginlik duyacakları için, tedaviden kaçma eğilimindedirler. Bu sebeple, tedavi edilmeleri gerektiği hususunda zorlukla ikna olup, hekimle çok zor işbirliği yaparlar.
18 yaşından küçük olan çocuklarda, âile içi dinamiklerin ele alınması ve âile terapileri başarılı sonuç verebilir.
Kişinin sorunlarla başa çıkmasını sağlamaya, beden şemasına yönelik idrak bozukluğunu düzeltmeye yönelik bireysel psikoterapi ve kognitif davranışçı yöntemleri başarılı sonuçlar vermektedir.
İlâç tedavileri arasında, klorpromazin, siproheptadin, fluoksetin, pimozid, olanzapin, ketiapin gibi ajanların olumlu katkısı olabilmektedir.

 


Anoreksik hastalarla yapılan on yıllık takip sonuçlarına göre, vak’aların %25’inin tam olarak düzeldiği, %25’nin hiç düzelmeyip kronikleştiği, %50’nin ise kısmî düzelme gösterdiği tesbit edilmiştir. Şiddetli vak’alarda hayatî tehlike vardır. Vefat oranı on senelik takipte %6.6, otuz senelik takipte ise %18–20 olarak bildirilmiştir.

 


12–18 yaşları arasında başlayan anoreksi vak’alarının seyrinin daha iyi olduğu bildirilmiştir. İlk başvurudaki kilonun çok düşük olması, sık hastaneye yatış öyküsü ve kronik hastalık olumsuz seyre işâret etmektedir.

 

BULIMIYA NERVOZA
Bu hastalıkta ise, üç ay süresince haftada en az iki kere olacak şekilde kontrolün yitirildiğinin hissedildiği, tekrarlayıcı şekilde tıkınırcasına yemek yeme atakları vardır. Kişi, aynı sürede, çoğu insanın yiyebileceğinden çok daha fazla miktarda yiyeceği yer. Bu yeme atağı esnasında yeme kontrolünün kalktığını hisseder. Vücut şekli ve ağırlığı konusunda anlamsız şekilde yoğun bir kaygı hisseder. Kendini yemek sonrasında zorla kusturarak, aşırı egzersiz yaparak, hiç yemek yemeyerek veya müshil ve idrar söktürücü ajanları sûiistimâl ederek işlevsel olmayacak dengeleyici davranışlara tekrar tekrar başvurur. Alt tiplerinden çıkartma olan tipte kişi, kendini kusturma veya müshil ve idrar söktürücü ajanları sûiistimâl etme davranışına sıkça yer verirken, çıkartma olmayan tipte ise, sâdece hiç yemek yememe veya aşırı egzersiz yapma gibi işlevsel olmayan dengeleyici davranışlara başvurup, diğerlerini yapmaz.

 

Tedavi ve Seyir
Tedavide kognitif davranışçı terapinin önemi esastır. Bu sâyede vak’anın beden imajı, yeme tutumları ve kilosu hakkındaki işlevsel olmayan bilişsel süreçlerinin düzeltilmesi hedeflenir. 18 yaşından küçük çocuklarda âile danışmanlığı ve âile terapisinin seyre olumlu katkısı olabilir.
İmipramin, amitriptilin, fluoksetin gibi ajanların tıkınırcasına yemek yeme ataklarını, vücut şekli ve ağırlığıyla ilgili aşırı düşünce uğraşlarını azalttığı bilinmektedir. Beş on senelik takip çalışmalarında vak’aların %50’inde tam düzelme elde edilmiş olup, %20’sinin bulimiya nervoza teşhis kriterlerini hâlen karşıladığı tesbit edilmiştir. Tam olarak iyileşmiş olan hastaların üçte birinin dört sene içerisinde yeniden rahatsızlandığı bilinmektedir. Vak’aların yaklaşık %20’si kronik seyir göstermektedir.
İtki kontrolünün daha zor olduğu bireylerde tedavi seyrinin daha olumsuz olduğu bildirilmiştir.

 

ANNE VE BABALARIN DİKKAT ETMESİ GEREKEN HUSUSLAR
—Çocuğunuz kendi kilosunu olduğundan daha fazla idrak ediyorsa;
—Gün içerisinde kendi vücudunu beğenmeyerek ayna karşısında çok fazla vakit geçiriyorsa;
—Bilimsel olmayan şok diyetlere sık sık başvuruyorsa;
—Rejim yapmak uğruna çok dengesiz besleniyorsa;
—Tıkınırcasına aşırı düzeyde yemek yiyor ve sonra bu konuda kendisini suçlu hissedip, kendisini kusturmaya çalışıyorsa, aşırı egzersiz yapıyorsa, kendini uzun süre aç bırakıyorsa, müshil ve idrar söktürücü etkisi olan ilâç ve bitkisel karışımları uygun olmayacak şekilde kullanıyorsa;
—Alıştığınızın ötesinde gergin, sinirli ve mutsuzsa…

 


Çocuğunuzda yukarıda bahsedilen özellikler varsa, hiç zaman kaybetmeden bir çocuk ve ergen psikiyatrına başvurmanız çok önemlidir. Bu durum sâdece ergenlik dönemine âit geçici bir belirti de olabilir. Ancak, zamanında ve etkili bir şekilde müdahale edilmezse, hastalık boyutuna ulaşabilir. Hastalığın mevcudiyeti durumunda ise, erken ve hızlı olarak tedaviye başlamak hayat kurtarıcıdır. Kronikleşen vak’alarda gencin tüm hayat kalitesi bozulur ve hâttâ hayatî tehlikeyle dahi karşı karşıya kalabilir.

 


 

Doçent Dr. Neslim Güvendeğer Doksat

Paylaş Paylaş
Yeni Eklenen Yazılar

Kerem Doksat Show TV de Zahide Yetiş ile 2

Prof. Dr. Mehmet Kerem Doksat, DÜNYA KADINLAR GÜNÜ sebebiyle, 08.03.2016 tarihinde Show Tv'de Cahide Yetiş ile canlı...

Kerem Doksat Show TV de Zahide Yetiş ile

https://youtu.be/T4u3Ni2y7Bs...

Kerem Doksat Show TV de Zahide Yetiş ile 1

https://youtu.be/8AQsrmb31ZY...

SİGARA BIRAKMA VE HİPNOZ TEKNİĞİ

KEREM DOKSAT'TAN, UYGULAMALI SİGARA BIRAKMA HİPNOZ TEKNİĞİ. ...

ÇOCUKTA CİNSEL TACİZİ DEĞERLENDİRME VE GÖRÜŞME TEKNİĞİ

NESLİM DOKSAT, 2015 ŞİDDETİ ANLAMAK KONGRESİNDE ÇOCUKLARDA CİNSEL TACİZİ DEĞERLENDİRMEYE YÖNELİK KURS VERİYOR. ...

Web Tasarım Sapka.org   ©