Yaygın Gelişimsel Bozukluklar
Çocuklarda gelişimsel bozukluklar
Çocuğunuz iki yaşına geldiği hâlde çevresiyle sosyal açıdan temas kurmuyorsa, göz temâsı zayıfsa, konuşamıyor ve/veya konuşmuyorsa, insanlardan ziyâde cansız nesnelere ilgi gösteriyorsa, yaygın gelişimsel bir bozukluktan (YGB) şüphelenilmesi gereklidir.
YGB’ler başlıca Otistik Bozukluk, Rett Bozukluğu, Asperger Bozukluğu ve Çocukluğun Dezentegratif Bozukluğu olmak üzere dört temel kategoride ele alınır.
Sebepler:
YGB, beyinden köken alan nörobiyolojik bir rahatsızlıklar kümesidir. Beynin, duyguları idrak etme, paylaşma, iletişim ve sosyal etkileşim kurma merkezlerinde ve bunların koordinasyonunda (eşgüdümünde) nörokimyasal bir hasar olmasıyla karakterizedir. Bu hasarın beynin gelişim sürecinde, sinir hücrelerinin göç etmesi esnâsında her hangi bir nedenle ortaya çıktığı ileri sürülmekle birlikte, herhangi bir özgül biyolojik gösterge henüz bulunamamış olup, yol açan tam mekanizma henüz tesbit edilememiştir.
OTİSTİK BOZUKLUK
Ortalama 10.000 kişiden 7.2′sinde rastlanmaktadır.
Klinik Tablo:
Belirtiler sıklıkla doğum sonrası ilk 2 sene içinde başlar. Bâzen birkaç aylık veya senelik normâl gelişimden sonra da belirtiler ortaya çıkabilir. Genellikle bebeklikte bir miktar konuşabilen çocuk bu yeteneğini bir süre sonra kaybeder, ismiyle seslenildiğinde dönüp tepki vermez. Bununla birlikte, ayrılırken el sallama veya “ce-ee oyunu” gibi sosyal tepki verme becerileri de kaybolur. İnsanlarla iletişime girmekten hoşlanmazlar, göz temâsı kurmaktan kaçınırlar. Yüz ifâdeleri ilgisizdir. İlgilendikleri bir şeyi çevreleriyle paylaşmazlar.
Konuşma şeerinde
- ânında ekolali (karşı tarafın söylediklerini bire bir tekrar etme),
- gecikmiş ekolali (gün içerisinde duydukları kelime ve cümleleri zaman geçtikten sonra işlevsellikten uzak bir şekilde tekrarlama),
- monoton veya robot gibi bir vurguyla konuşma, şahıs zamirlerini cümle içinde karıştırma (“ben” yerine “sen” diye kullanma),
- semantik açıdan gelişmiş cümleler oluşturamama, iletişimde karşılıklı konuşmayı başlatma ve/veya sürdürmede güçlük çekme tipiktir.
Zekâları genellikle normâlin altında olduğu hâlde, bâzı otistik çocuklar müzik, resim veya hâfıza konusunda aşırı gelişmiş yetenek-lere de sâhip olabilirler (örneğin, aylar öncesinden ileri takvim tarihine âit olan günün adını söyleyebilme vb.); bunlara tarihî olarak idiot savant, yeni deyişle otistik savant da denir.
Sosyal davranışlara yansıyan bir diğer boyut ise, uygun yaşıt ilişkisi kuramama, hayâlî oyun oynayamama, canlılardan ziyâde cansız nesnelere ilgi göstermedir. Örneğin bir şişe kapağına veya deterjan kutusuna aşırı ilgi gösterip onları gün boyu yanlarından ayırmayabilirler. Seslenildiğinde oralı olmadıkları hâlde, zil veya elektrikli süpürge sesi gibi bâzı uyaranlara aşırı tepki verebilirler.
Stereotipik (amaçsız ve tekrarlayıcı) hareketlerden el çırpma, parmak ucunda yürüme, eşya döndürme tipiktir. Bu davranışlar çocuğun zamanının çoğunu kapsar.
Teşhis Kriterleri
Otistik bozuklukta, sosyal etkileşim, sosyal iletişimde kullanılan dil veya hayâlî oyun oynama yeteneğinde, 3 yaşından önce gecikme yâhut olağandışı bir işlevsellik mevcuttur.
A. Sosyal etkileşime girme yeteneğinde sorunlar yaşanması
1. Sosyal etkileşim için yapılan el kol hareketleri, yüz ifâdesi, göz göze gelme gibi bâzı davranışlarda bozulma;
2. Gelişimine uygun akran ilişkileri kuramama;
3. İlgi ve başarılarını diğer insanlarla paylaşmama;
4. Sosyal veya duygusal karşılıklar vermeme.
B. İletişimin niteliğinde bozulma
1. Lisan gelişiminin gecikmesi yâhut hiç gelişmemesi;
2. Başkalarıyla konuşmayı başlatma veya sürdürmede sorun ortaya çıkması;
3. Basmakalıp veya tekrarlayıcı özel bir lisan kullanma;
4. Hayâlî veya sosyal taklitlere dayalı oyunları kendiliğinden oynamama.
C. İlgi alanlarında ve davranışlarda sınırlı, basmakalıp ve tekrarlayıcı özelliklerin olması
1. Olağandışı bir veya birden fazla basmakalıp ve sınırlı ilgi alanında kapanıp kalma;
2. Bâzı törensel davranışlara hiç esneklik göstermeden sıkı sıkıya uyma;
3. Basmakalıp ve tekrarlayıcı motor hareketler (örneğin parmak şaklatma, el çırpma yâhut karmaşık tüm vücut hareketleri);
4. Eşyâların parçasıyla anlamsız şekilde sürekli uğraşıp durma.
Tedavi ve Seyir
Beyindeki sebebin ne olduğu tam olarak tesbit edilemediği için, özellikle otizmi tedavi edecek bir ilâç tedavisi henüz mevcut değildir.
Hâlen tedavide birinci aşamada özel eğitim yer almaktadır. Özellikle erken yaşta yakalanan vak’alarda özel eğitim ile yüksek oranda başarı sağlanır.
İlâç tedavisinin bu bozuklukta ancak ek davranışsal sorunlar orta-ya çıkınca yeri vardır. Bâzı otistiklerde özellikle ergenlik döneminde davranışsal sorunlar ortaya çıkarken, bâzılarında ise bu yaşlarda az veya çok derecede düzelme görülür. İlâç tedavisiyle sosyal uyum sorunları ve dikkat sorunlarına müdahale edebilmek mümkündür. Bu sâyede özel eğitimden sağlanan verim daha kaliteli olur.
Seyirde, yetişkin otistiklerin yaklaşık 2/3′ü temel günlük ihtiyaçlarını karşılamada ciddi sorunlar yaşarken, 1/3 kadarı bir düzeye kadar kişisel ve meslekî bağımsızlık elde edebilir. Bunların da çok küçük bir azınlığı tam bağımsız olarak yaşayabilir.
Bu hastalarda epileptik nöbetler çocukluk ve ergenlik döneminde normâl popülasyondan daha sık görülür.
Yetişkin hayattaki seyrin en önemli göstergeleri zekâ düzeyi, sosyal işlevsellik ve iletişim yeteneğidir. Ancak, çalışmalar sonrasında bu durumun dahi mutlaka olumlu seyre işâret etmediği gösterilmiştir.
ASPERGER BOZUKLUĞU
Çocuğun sosyal etkileşimi nitelik açısından Otistik Bozukluk’takine benzer şekilde kötüleşir. Aynı otizmde görüldüğü üzere, davranış, ilgi ve faâliyetlerde sınırlı, basmakalıp ve tekrarlayıcı örüntüler vardır.
Bu hastalıkta Otistik Bozukluk’tan farklı şekilde kendini gösteren en temel özellik, lisan ve konuşma gelişiminde klinik açıdan önemli genel bir gecikme olmamasıdır. Örneğin çocuk iki yaşına geldiğinde tek tek kelimeler söyler, 3 yaşında ise iletişim kurmaya yönelik cüm-leler kullanır. Yine otizmden farklı olarak, Aspergerli çocukların bilişsel gelişmeleri normâldir. Kendi kendilerine yetme konusundaki kendine bakma becerilerini geliştirebilirler. Çocukluklarında çevreyle ilgilenip tepki verirler. Ancak, sosyal açıdan uygun şekilde bir etkileşim içerisine giremezler. Önemli işlevsellik alanlarında da klinik açıdan belirgin sıkıntı yaşarlar.
Aspergerli çocukların gerek bilişsel faâliyetleri, gerekse de konu-şabiliyor olmaları nedeniyle çocuk psikiyatrisine götürülmeleri genel-likle daha ileri yaşlarda olur.
Bu çocuklar sınıfta “yalnızlığı tercih eden, çoğunlukla sınır, normâl veya üstün zekâ kapasitesinde, normâl (veya bâzı derslerde üstün) derecede başarı sergileyen, tuhaf, kolay anlaşılamayan ve ulaşılamayan” olarak târif edilirler. Konuşmaları monoton ve duygusal aktarımdan yoksundur.
Bütün bu özellikleri nedeniyle bu hastalığı Yüksek İşlevsellikli Otizm şeklinde tanımlayan ekoller de bulunmaktadır. Tarihte büyük işler yapan bâzı kişilerin bu gruptan oldukları düşünülmektedir: Bill Gates gibi…
Tedavisinde özel eğitimin yeri esastır. En yüz güldürücü cevap alınan ve seyri en iyi olan YGB’dir.
RETT BOZUKLUĞU
Bu hastalık çocuğun normâl bir gelişme dönemini takiben ortaya çıkar. Bu normâl gelişme şunları içerir:
- Bebeğin gebelik öncesindeki, doğum esnâsındaki ve doğum sonrasındaki gelişmesi normâl sınırlar içerisindedir;
- Doğumda, kafa çevresi normâl standartlar dâhilindedir;
- Psikomotor gelişme, doğumdan sonraki ilk 5 ay süresince normâl seyreder.
Bütün bu gelişimsel göstergeler yolunda gitmekte iken, beşinci aydan sonra belirtiler kendini göstermeye başlar. Bunlar şu şekildedir:
- 5. ilâ 48. aylar arasında baş çevresinin büyümesi yavaşlar;
- 5. ilâ 30. aylar arasında, daha önceden edinilmiş amaca yönelik el becerileri kaybedilir ve bunun ardından basmakalıp el hareketleri ortaya çıkar (msl. el yıkarmışçasına veya el burarmışçasına hareketler baş gösterir);
- Çoğu kere sosyal etkileşim sonradan gelişse de, erken dönemlerde sosyal katılım ortadan kalkar;
- Vücut hareketlerinde veya yürüyüş esnasındaki koordinasyon bozuktur;
- Ağır psikomotor (ruhsal-bedensel) gerilik vardır. Sözel anlatım ve dili algılama yetenekleri ileri derecede bozuktur.
Tedavisinde yine özel eğitimin yeri esastır.
Bu hastalıkta, klinik tablo giderek kötüleştiği için olumsuz bir seyir vardır. Erken yaşlarda kayıplar maâlesef nâdir değildir.
ÇOCUKLUĞUN DEZENTEGRATİF BOZUKLUĞU
Bu hastalıkta doğumdan sonraki ilk 2 sene içerisinde sözel ve sözel olmayan iletişim, sosyal ilişkiler, oyunlar ve genel sosyal uyum yaşa uygun şekilde kendini gösterir.
Ancak, 10 yaşından evvel, önceden kazanılmış olan becerilerin en az iki tânesinde klinik açıdan önemli ölçüde kayıp ortaya çıkar:
- Sözel anlatım veya dili algılama, sosyal beceriler veya uyumsal davranışlar;
- Bağırsak veya mesane kontrolü;
- Oyun;
- Motor beceriler.
Bunlara ek olarak, aşağıdakilerden en az iki alanda olağandışı bir işlevsellik söz konusudur:
- Sosyal etkileşimde nitel (kalitatif) açıdan bozulma olması;
- İletişimde nitel (kalitatif) açıdan bozukluklar olması;
- Motor basmakalıp davranışlar ve manierizmler (garip, acayip fakat sâdece hasta için anlam taşıyan hareketler yapma) ile seyreden, davranış, ilgi ve faâliyetlerle sınırlı, basmakalıp ve tekrarlayıcı özellikler olması.
Bu hastalıkta da özel eğitimin yeri vardır. Ancak, tablonun ilerleyici olması sebebiyle, seyir maâlesef olumsuzdur.
YGB’li sıklıkla çocuklar ebeveyn ve yakınları tarafından “geç konuşan, utangaç, mahcup, kendi hâlinde kişiler” olarak vasıflandırılmakta, bu sebeple de teşhis ve tedavileri gecikmektedir. Oysa teşhisin çok erken yaşta konması ve özel eğitime bir an evvel başlanması özellikle otizmin ve Asperger Bozukluğu’nun seyrini çok önemli şekilde etkilemektedir.
Bu açılardan, bu rahatsızlığın belirtilerine karşı bilinçli ve duyarlı olup, erken dönemde bir çocuk ve ergen psikiyatrına başvurulması çok önemlidir.
Doçent Dr. Neslim Güvendeğer Doksat