Karşıt olma Karşı Gelme Bozukluğu

Neslim Güvendeğer Doksat      25 Aralık 2013 Çarşamba      12568

 
Karşıt olma – Karşı gelme bozukluğu

Karşıt olma – Karşı gelme bozukluğu Bâzı çocuklar vardır, sürekli aksi, gergin ve öfkelidirler.

 

Kendilerinden istenileni kolay kolay yerine getirmezler ve sosyal kuralları uygulamak istemezler. İşte, Karşıt Olma – Karşı Gelme Bozukluğu (Oppositional Defiant Disorder)” böyle bir hastalıktır. Bu hastalığın, “davranım bozukluğu”nun bir alt tipi, ön habercisi veya daha hafif şekli olduğunu ileri süren çalışmalar vardır.

 

DSM-IV-TR’ye göre teşhis kriterleri şu şekildedir:
—Sık sık hiddetlenme (huysuzlaşma);
—Sık sık büyükleriyle tartışmaya girme;
—Büyüklerin isteklerine veya kurallarına uymaya çoğu zaman karşı gelme veya bunları reddetme;
—Çoğu zaman başkalarını kızdıracak şeyleri isteyerek yapma;
—Kendi yaramazlıkları için çoğu zaman başkalarını suçlama;
—Çoğu zaman alıngan olma, çabuk darılma veya başkaları tarafından kolay kızdırılma;
—Çoğu zaman içerlemiş, kızgın ve gücenik olma, çoğu zaman kinci olma ve intikam isteme.
En az 6 ay süreyle, bu olumsuzca ve düşmanca karşı gelme davranışlarından en dördünün veya daha fazlasının bulunması gereklidir.
Bu davranış sorunları toplumsal, akademik veya meslekî işlevsellikte klinik açıdan önemli derecede bozulmaya yol açmaktadır.
Ergenlik döneminin kendisinin doğal olarak isyankârca bir süreç olduğu gerçeğinden hareketle, bu teşhisin konulabilmesi için, belirtilerin o yaştaki çocuklarda normâlde görüleceğinden çok daha sık olması ve akademik veya sosyal açıdan ciddi şekilde soruna yol açması ge­reklidir. Benzer şekilde, şâyet çocuk bir travmaya mâruz kalmışsa veya duygudurum bozukluğuna sâhipse, gelişme geriliği mevcutsa bu tip olumsuz davranışlar sergileyebilir. O nedenle teşhisin konulabil­mesi için, bu tip ek hastalıkların da ekarte edilmesi gereklidir.

 

Sıklık
Okul çağı çocuklarının yaklaşık %2 ilâ %16’sında KOKGB ortaya çıkabilmektedir. Erkeklerde daha sık görülür.
Sebepler
Hastalığın ortaya çıkış sebebi birçok değişkene bağlıdır.
Gerek davranım bozukluğu gerekse de KOKGB geliştirme açısından risk yaratan sebepleri şu şekilde özetleyebiliriz:

 

Çocukla ilgili faktörler
—Çocuğun mizacı (olumsuz bakış açısı, uyum sorunları, yüksek derecede yenilik arama arayışı vb. zor bir karaktere sâhip olma durumu);
—Nöropsikolojik yönden hasar ( konuşma, hâfıza, motor koordinasyon sorunları, soyut düşünme, dikkat, muhakeme ve organizasyon yeteneklerinde sorun olması);
—Erken dönemde davranış sorunları gösteren, zor baş edilir bir çocuk olma;
—Akademik sorunlar (öğrenme güçlüğü, zekâ düzeyinin düşük olması);
—Serotoninerjik sistemde işlev bozukluğu;
—Kafa travmaları, havâle (konvülsiyon) veya diğer nörolojik sorunlar;
—Diğer psikiyatrik hastalıkların mevcudiyeti (dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, posttravmatik stres bozukluğu, duygudurum bozukluğu, madde sûiistimali).


Ebeveyne ve âileye dâir sebepler:
—Doğum öncesi ve doğumdaki komplikasyonlar (prematüre ve düşük doğum ağırlıklı doğum, doğum travmaları);
—Âilede psikopatoloji (antisosyal kişilik, alkolizm vb.) veya suça yönelik davranışların varlığı;
—Âile öyküsünde antisosyal kişilik, madde sûiistimâli, hiperaktivite, duygudurum bozukluğunun varlığı;
—Ebeveyn tutumlarında hatalar (tutarsız disiplin yöntemleri, sert veya fiziksel cezalandırmalar, ihmâlkâr veya aşırı müdahaleci tutum;
—Âile ilişkilerinin yeterince şefkatli, bağlı, destekleyici ve tutarlı olmaması;
—Evlilik sorunları;
—Geniş ama câhil âile;
—Yoksulluk, işsizlik gibi sosyoekonomik sorunların mevcudiyeti…
Okulla ilişkili sorunlar
—Yetersiz okul ortamı (geniş sınıflar, sık öğretmen değişimi, eğitimcilerin ilgisizliği).

 

Tedavi
Tedavisi çok yönlü olup, psikoterapi, okul ve âile danışmanlığı programlarıyla ev, okul ve bireysel olarak da çocuğun dinamiklerine el atılması esastır.
Önde gelen belirtinin veya eşlik eden diğer psikiyatrik hastalıkların niteliğine göre ilâç tedavisinin eklenmesi sorunlu davranışların yumuşamasında rol oynayabilir.

 

Seyir
Seyir oldukça değişkenlik gösterir. Çoğu çocukta belirtiler seneler içerisinde iniş çıkış gösterecek şekilde devam eder. Zekâ düzeyinin düşüklüğü, âilede antisosyal kişilik öyküsünün varlığı, düşük sosyo-ekonomik düzey ve eşlik eden diğer psikiyatrik hastalıkların varlığı durumunda seyir daha olumsuzdur.

 

Özetleyecek olursak, çocuklarımızda bu belirtilere karşı son de­rece hassas olmalıyız. Erken dönemde çocuk ve ergen psikiyatrisinden destek alındığı takdirde, sorunlarla başa çıkmak için daha sağlıklı yöntemlerin seçilebilme şansı artar. Bu sâyede âileye ve sosyal çevreye de daha erken dönemde müdahale edilmiş olunur.

 

Burada akılda tutulması gereken önemli nokta, bu belirtilerin ergenlik veya ön ergenlik döneminde ortaya çıkan klinik tablodan ayırt edilmesidir. Ancak, bu her durumda çocuk ve ergen psikiyatrisini il­gilendiren bir durum olduğu için, belirtilerin ısrar etmesi durumunda profesyonel destek şarttır.

 


 

Doçent Dr. Neslim Güvendeğer Doksat

Paylaş Paylaş
Yeni Eklenen Yazılar

Kerem Doksat Show TV de Zahide Yetiş ile 2

Prof. Dr. Mehmet Kerem Doksat, DÜNYA KADINLAR GÜNÜ sebebiyle, 08.03.2016 tarihinde Show Tv'de Cahide Yetiş ile canlı...

Kerem Doksat Show TV de Zahide Yetiş ile

https://youtu.be/T4u3Ni2y7Bs...

Kerem Doksat Show TV de Zahide Yetiş ile 1

https://youtu.be/8AQsrmb31ZY...

SİGARA BIRAKMA VE HİPNOZ TEKNİĞİ

KEREM DOKSAT'TAN, UYGULAMALI SİGARA BIRAKMA HİPNOZ TEKNİĞİ. ...

ÇOCUKTA CİNSEL TACİZİ DEĞERLENDİRME VE GÖRÜŞME TEKNİĞİ

NESLİM DOKSAT, 2015 ŞİDDETİ ANLAMAK KONGRESİNDE ÇOCUKLARDA CİNSEL TACİZİ DEĞERLENDİRMEYE YÖNELİK KURS VERİYOR. ...

Web Tasarım Sapka.org   ©