Neslim Güvendeğer Doksat | 24 Aralık 2013 Salı | 2550 |
Hipnoz Nedir ? Ne Değildir ?
Hipnoz tamamen doğal olarak görülen bir değişik şuûr (bilinç) hâlidir (state). Ünlü cerrah Braid tarafından yapılan Hindistan’daki anestezisiz ameliyatlar sonrası yanlış olarak kullandığı ama bir galat-ı meşhur hâlinde yerleşmiş bir isimdir. Yanlış olmasının sebebi, kelimenin esasının kadîm Yunan’daki uyku tanrısı Hypnos’dan ilham almasıdır.
Hâlbuki hipnoz uykunun tam tersine, üstün ve yoğun şekilde odaklanılmış bir üstün uyanıklık durumudur. Hipnoz esnâsında uyanıklığın diğer alanlarında bir sönme olduğu için, hâriçten bakıldığında kişi uyuyor gibi gözükür. Çok derin transta (hipnotik hâlde) ise süje (hipnotize edilen kişi) gözlerini dahi açabilir ve normâl uyanıklıkta imiş gibi konuşabilir.
Bilimsel olmayan kullanımı insanoğlunun en eski tarihlerine kadar uzanır. Animizm, Animalizm, Şamanlık gibi ilk dinlerde özel yeteneğe sâhip olan belli kişiler bir nev’î kendi kendine hipnoz (self-hypnosis) yöntemi kullanarak transa geçiyor, dissosiye olup çeşitli “hâller” yaşıyor, atalarının ruhlarıyla konuşuyorlardı. Hâlen de muazzam sayıdaki dinî, mistik ve benzeri ekstaz (vect) hâllerine ulaşmak için ve meditasyonlar esnâsında kullanılan vâsıta hipnozdur.
Çağdaş hipnoterapinin (hipnozla psikoterapinin) kurulması ise Franz Anton Mesmer ile başlar. Gezegenlerin insan ruh hâli üzerine etkisi konulu doktora tezi Fransız Bilimler Akademisi tarafından kabûl edilen Mesmer canlılık mıknatısiyeti (animal magnetizm) diye bir kavram ortaya atarak çeşitli ruhsal hastalıkarı büyük mıknatıslar, manyetik pas dediği vücuda dokunurcasına elle yapılan “enerji transferi” ve telkinle elde edilen kendinden geçme yöntemleriyle tedavi etmeye başladı. Kısa zamanda büyük şöhrete kavuştu ve çok para kazandı; bu arada da işi epey abarttı, şaşaâlı kıyafetlerle hastalarını karşılıyor, pelerinini attıktan sonra da şovuna başlıyordu. Bunlar duyuldukça bilimsel çevrelerde tepkiler arttı ve sonunda dışlandı. Bu dışlanma sonradan de devam etti ve Mesmer ömrünün son senelerini gururu, şerefi kırılmış, depresyon içerisinde geçirerek vefat etti. Her ne kadar bâzı kitaplarda öyle yazılırsa da, Mesmer asla şarlatan değildi; yaptıklarına inanan bir adamdı. Nitekim, Kaos Teorisi ile onun söyledikleri günümüzde tekrar gündeme geldi.
Daha sonraları Charcot, Breurer ve Freud hipnozu kullandılar. Hipno-katarzis yöntemiyle bastırılmış travmaları boşaltarak histerik hastaları tedavi ediyorlardı. Nitekim, iyi bir hipnotizör olamayan Freud, bu gözlemlerinde hareketle şuûrdışı (bilinçdışı) ve bastırma (represyon) kavramlarını ortaya atıp, zamanla serbest çağrışıma dayananan psikanalizi kurdu. Freud’un sansasyonel etkisiyle hipnoterapi 30 sene kadar kenarda kaldı, hâttâ bilim dışı olarak telâkki edildi. Zamanla psikanalizin hiç kimseyi iyileştirmediği fark edildikçe tekrar rağbet buldu. ABD’den Milton Erikson silik hipnoz tekniğiyle çığır açtı. Türkiye’de, rahmetli pederim Prof. Dr. Recep Doksat ilk defa ihtisas tezi olarak hipnoterapiyi kabûl ettirdi. 1960′lardan sonra hipnoterapi yeni Kognitif Davranışçı Terapi yöntemlerinin, Yönlendirilmiş Hayâlinde Canlandırma ve psödo-in vivo mâruziyet, hâttâ hipnoz altında psikanaliz gibi gelişmiş tekniklerle tıbdaki mümtaz yerini tekrar aldı.
Günümüzde, eskiden “Hysteria” denen Dissosiyatif Hastalıklar’da ve pek çok diğer alanda (anestezi, ağrısız doğum, fobilerin ve Post-Travmatik Stres Hastalığı’nın tedavisi vs.) hipnoterapi başarıyla uygulanmaktadır.
Maâlesef son senelerde birtakım kerametleri kendinden menkûl kişiler hipnozu hem mistifiye ederek hem de sûi-istimal ederek kurslar düzenleyip sertifikalar dağıtmakta, ortalık şarlatanlarla ve câhillerle dolmaktadır. Diş hekimleri, klinik psikolog olmayan psikologlar, hâttâ meraklılar bile bu kurslara gidip hipnoz öğrendiklerini zannederek ciddi sorunlara yol açmaktadırlar.
Hele hele hipnozla geçmiş veya gelecek hayatlara gitme, ruh veya cin çağırma yâhut çıkarma gibi uygulamaların hiç bir bilimsel temeli de, faydası da yoktur. Bilâkis, sınırda veya zâten psikotik olan hastaların iyice dağılıp dezorganize olmalarına yol açmaktadır.
Hangi hastaya hipnoterapi uygulanabileceğine ancak konusuna hâkim olan ve hem psikiyatriyi hem de hipnoterapiyi iyi bilen psikiyatrlar karar vermelidir. Biz de böyle vak’alarda hipnoz uyguluyoruz.
Prof. Dr. M. Kerem Doksat – 1987