Engelli Çocukların Ana Baba Eğitimleri ve Motivasyonu

Neslim Güvendeğer Doksat      25 Aralık 2013 Çarşamba      2926

 

Engelli Çocukların Ana Baba Eğitimleri ve Motivasyonu

Her ebeveynin kaçınılmaz rûyasıdır ruhsal ve bedensel açıdan sağlıklı bir çocuk sâhibi olmak. Ancak, gerek genetik sorunlar, gerek doğum öncesi ve doğum sonrası problemler, gerekse de enfeksiyonlara bağlı olarak, ortaya engelli çocuklar çıkabilmektedir.

 


Engelli çocukları kabaca şu şekilde sınıflandırabiliriz:

 


—Zihinsel Özürlü çocuklar: Genetik, nörolojik, metabolik sebepler veya enfeksiyonlara bağlı olarak, sadece zekâ geriliği ile seyreden bozuklukları içerir.

 

—Zihinsel ve Bedensel Özürlü çocuklar: Genetik, nörolojik, metabolik sebepler veya enfeksiyonlara bağlı olarak hem zekâ geriliği hem de motor hareketlilikte sorunlarla seyreden bozuklukları içerir.

 

—Bedensel Özürlü çocuklar: Doğum esnasında veya sonradan gelişen bir hastalık veya kaza sonucunda sadece ortopedik açıdan bedensel sorunu olan çocukları kapsar.

 

—Yaygın Gelişimsel Bozukluğu olan çocuklar: Beyinden köken alan organik sebeplerle sosyal becerileri ve iletişimi tam olarak kazanamayan çocukları kapsar. Otistik Bozukluk, Asperger Hastalığı, Çocukluğun Dezentegratif Bozukluğu ve Rett Sendromu bu grup hastalıklar içinde yer alır. Bu grup çocuklarda zekâ geriliği eşlik edebilir veya hiç etmeyebilir. Son iki hastalıkta motor becerilerde kayıp hastalığa refakat eder.

 

 

Tüm bu hastalıklarda ebeveyn (anne ve baba) teşhisle ilk yüzleştikleri andan itibâren değişik evrelerde farklı tepkiler verirler.

Bu tepkiler şu şekilde kendini gösterir:


—Teşhisi kabûl etmeme, yok sayma dönemi:
Bu dönemde hastalığın özellikleri, çocuğu ve âileyi ne şekilde etkileyeceği hekim tarafından ebeveyne anlatılsa da, âile bu durumu kabûllenmek istemez. Hekime karşı öfkeli bir tavır alabilirler. Teşhise güvenmeyip hekim hekim dolaşırlar. Entellektüel seviyelerine göre kitaplardan veya internetten kendileri araştırma yaparlar. Bilimsel olmayan bâzı natif yöntemleri çeşitli kaynaklardan keşfedip onlarla çözüm arayışı içerisine girebilirler.

 


—Teşhisi kabûl etme, depresyon dönemi:
Bu aşamada yoğun bir şekilde natif çâre arayışından yorgun düşen ebeveyn, klinik tablonun net ve kararlı bir şekilde ortaya çıkmasını tâkiben, çâresizce hastalığı kabûl ederler. Bu süre içinde çok yıpranmış ve yorulmuşlardır. Genellikle bu dönemde, bunun neden başlarına geldiğini sorgulayıp, kendilerinde hata ararlar. Bu aşama, ebeveynlerin kendilerini suçlu hissettikleri, sıkıntı yaşadıkları bir süreçtir.

 

—Çâre arayışı dönemi:
Kabûllenme ve depresif dönemi atlatan ebeveyn, bundan sonra çâre arama dönemine girerler. Tıbbın ve bilimin tüm kapılarını zorlarlar. İsmini duydukları bütün hekimlere giderler. Ellerinden gelen tüm imkânları harcarlar. Çocuklarının iyileşeceğine kendilerini inandırırlar. Hayatlarının en önemli kısmını bu engelli çocuğu tedavi ettirebilmek ve iyi edebilmek için harcarlar. Maddî açıdan bütün imkânlarını kullanırlar. Mâneviyat açısından bu engelli çocukla ilgilenmenin dışında kendilerine başka bir sahada fazla yer açmazlar.

 

—Yorgunluk, bitkinlik ve tükenme dönemi:
Bu evredeki ebeveyn, şâyet çocukları umdukları gelişimi seneler içinde gösterememiş ise, yorgun, bitkin ve ümitsizdirler. Bilime ve çevreye karşı öfkelidirler. Kendi sağlıkları bozulduğu takdirde bu çocukların hayatlarını nasıl idâme ettireceklerine dâir yoğun endişeleri vardır. Tükenmişlik hâli olarak, depresyon yeniden kendini gösterir. Yâni engelli çocuk bütün âilenin depresyon ve isyan kaynağıdır!

 


O hâlde, engelli bir çocuğa bir hayat boyu emek harcanacağını düşünürsek, ebeveynlerin motivasyonunu nasıl sağlayabiliriz:

 

—Bu noktada eğitim esastır. Çeşitli sivil toplum örgütlerinin, bu sektörde çalışan kurum ve kuruluşların, ebeveynlerin içinde bulundukları durumu anladıklarını ifâde eden ve bu konuda bilinçlenmelerini sağlayan eğitim konferansları ve seminerleri düzenlemeleri bu konudaki ilk ve en önemli adımdır.

 

—Ebeveynin, söz konusu özür grubuyla ilgilenen, bilimsel olarak çalışan bir ekipten yardım alması ve bu ekibe güvenmesi çok önemlidir. Teşhisin konması, ilâçla tedavi edilecek bir semptomun olup olmadığı, gerekli tüm tahlillerin plânlanması, tedavide yer alacak ekibin belirlenmesi mutlaka konunun uzmanı olan bir hekim tarafından sevk ve idâre edilmelidir.

 

—Özür yukarıda belirtilen kategorilerden hangisine âit olursa olsun, çocuğun küçük yaşta özel eğitime başlaması gereklidir. Özel eğitim teknikleriyle, bu çocuklara konuşma eğitimi, öz bakım becerileri eğitimi, ince ve kaba motor becerilere yönelik eğitim, akademik ve sosyal eğitim verilebilmektedir.

 

—Bu çocuklar âileleri tarafından özel ilgi ve bakıma muhtaç özel çocuklardır. Duygusal olarak aşırı hassastırlar. Âile içindeki gerilimi, ebeveynin huzursuzluğunu diğer çocuklardan farklı olarak daha kolay hissederler. O nedenle bu çocuklar evde özel olarak sevilmeli, kollanmalıdır. Herhangi bir şekilde şiddete mâruz kalmaları mutlaka engellenmelidir. Bu açılardan, ilgilenen ebeveynlerin şefkatli ve huzurlu olabilmeleri çok önemlidir. Eğer ebeveynde bu görevi yürütmelerini engelleyecek bir ruhsal sorun varsa, derhâl bir psikiyatrdan yardım almaları çok önemlidir.

 

—Bu konuda özgül olarak çalışan kurum ve kuruluşların, engelli çocuğa sâhip ebeveyne yönelik grup psikoterapi seansları organize etmeleri çok faydalıdır. Âilelerin benzer sıkıntılar yaşayan kişilerle etkileşime girip, endişe ve sıkıntılarını paylaşmaları anlamlı derecede rahatlama sağlar. Bu seansların, bu konuda özel olarak eğitim almış bir psikolog tarafından yürütülmesi gereklidir. Bu sâyede, âilelerin kafasındaki en büyük soru işâretlerinden birisi olan “gelecekte çocuğumuz kendi kendine bakabilecek mi?” endişesi grup içinde ele alınmış ve işlenmiş olur.

 

—Âilelerin zihnini meşgul eden bir diğer soru ikinci çocuğa sâhip olup olmama kararıdır. Bu konuda âileyi bekleyen riskler hekim tarafından tamamen bilimsel ve istatistiksel olarak anlatılmalıdır. Son karar kesinlikle âileye âittir.

 

—Varsa, âiledeki normâl diğer çocukların durumu bu şartlar altında büyük önem arz etmektedir. Bu çocukların sorumlulukları kendi akranlarına göre çok büyüktür. Kardeşlerinin gösteremediği akademik başarıyı, sorumluluk sâhibi olma ve iyi bir insan olma becerisini âilelerine ispat etmeleri gerekmektedir. Ebeveynlerinin enerjilerini daha ağırlıklı olarak, sorunlu kardeşlerine harcamaları gerektiği gerçeğini olgunluk içinde hazmetmeleri gereklidir. Ebeveynin başına bir şey geldiği takdirde kardeşlerinin sorumluluğunu üstlenmeleri gerektiği gerçeğiyle karşı karşıyadırlar.

 

—Engelli çocuk öğrendikçe, başardıkça, doğru davrandıkça mutlaka olumlu geri bildirim yöntemiyle sözel olarak ödüllendirilmelidir. Böyle davranılması onun motivasyonunu ciddi şekilde arttıracaktır.

 

—Yaramazlık veya istenmeyen davranışlar sergilediklerinde, sözel olarak ikaz edilmeleri, hatalı davranışın sürmesi durumunda onlara yönelik olan ilginin başka şeylere kaydırılması, görmezden gelinmeleri uygundur.

 

—Tehlikeye yol açabilecek bir şeylerle oyalanıyorlarsa, çocuğu sözel yolla ikna etmeye çalışmak yerine, tehlikeli etkenin davranışsal olarak derhâl ortadan kaldırılması veya etkisiz hale getirilmesi gereklidir.

 

—Çocuğun yaşı ilerledikçe, özrünün derecesine göre, özel eğitim kadar akademik eğitiminin de plânlanması önem kazanır. Her engelli çocuk birbirinden farklıdır ve özeldir. O nedenle her çocuğun akademik kapasitesinin Rehberlik ve Araştırma Merkezleri’ndeki tecrübeli psikologlarca test edilmesi, çocuk psikiyatrının gözetimi doğrultusunda alabileceği eğitimin plânlanması gereklidir.

 

—Ruhsal gelişim dönemlerinin hepsinde, özellikle de ön ergenlik dönemi ve ergenlik çağı gibi belirli gelişimsel dönemlerde bu çocukların mutlaka bir çocuk psikiyatrı tarafından değerlendirilmesi, sorunlu davranışlarına bu açıdan bir çözüm getirilmesi çok faydalı olur. Bu aşamada ilâçlı tedaviler sayesinde sorunlu davranışların bâzıları kontrol altına alınabilir. Çocuğun sosyal uyumu, âilenin hayat kalitesi daha iyiye gidebilir.

 

Tüm bu hususlara dikkat edildiği takdirde, özellikle küçük yaşta özel eğitim almaya başlayan her çocuk kendi kapasitesi doğrultusunda bir seviyeyi yakalamış olur.


Özetle, bu çocuklar ÖZEL çocuklardır.

Var oluşlarıyla, zaman içerisindeki öğrenmeleri ve gelişmeleriyle, âile kurumuna ÖZEL anlamda bir mâneviyat katarlar. Yeter ki ebeveyn olarak inançla, elimizden gelenin en iyisini yapalım ve toplum olarak, engelli çocukların haklarının gözetilmesine yönelik mücadelemizden asla pes etmeyelim.

 


 

Doçent Dr. Neslim Güvendeğer Doksat

Paylaş Paylaş
Yeni Eklenen Yazılar

Kerem Doksat Show TV de Zahide Yetiş ile 2

Prof. Dr. Mehmet Kerem Doksat, DÜNYA KADINLAR GÜNÜ sebebiyle, 08.03.2016 tarihinde Show Tv'de Cahide Yetiş ile canlı...

Kerem Doksat Show TV de Zahide Yetiş ile

https://youtu.be/T4u3Ni2y7Bs...

Kerem Doksat Show TV de Zahide Yetiş ile 1

https://youtu.be/8AQsrmb31ZY...

SİGARA BIRAKMA VE HİPNOZ TEKNİĞİ

KEREM DOKSAT'TAN, UYGULAMALI SİGARA BIRAKMA HİPNOZ TEKNİĞİ. ...

ÇOCUKTA CİNSEL TACİZİ DEĞERLENDİRME VE GÖRÜŞME TEKNİĞİ

NESLİM DOKSAT, 2015 ŞİDDETİ ANLAMAK KONGRESİNDE ÇOCUKLARDA CİNSEL TACİZİ DEĞERLENDİRMEYE YÖNELİK KURS VERİYOR. ...

Web Tasarım Sapka.org   ©