Davranım Bozukluğu

Neslim Güvendeğer Doksat      25 Aralık 2013 Çarşamba      3483

 
Davranım Bozukluğu

Davranım bozukluğu Günümüzde, “çocuklarda davranış bozukluğu” terimi gerek anne babalar, gerekse de eğitimciler tarafından sıkça kullanılmaktadır. Burada temelde, çocukların istenmeyen bâzı davranışları yapıyor olma­ları kast edilmektedir.

 

Davranım Bozukluğu (Conduct Disorder) ise, günümüzde bir hastalık olarak ele alınmaktadır.

 

Bu teşhisin koyulabilmesi için, DSM-IV-TR’ye göre kriterler şu şekildedir:
İnsanlara ve hayvanlara karşı gösterilen saldırganlık
—Başkalarına kabadayılık etme, gözdağı verme veya göz korkutma;
—Kavga dövüş başlatma;
—Başkalarının ciddi bir şekilde fiziksel olarak yaralanmasına sebep olacak bir silâh kullanma (değnek, taş, kırık şişe, bıçak, tabanca vb.);
—İnsanlara karşı fiziksel olarak acımasızca davranma;
—Hayvanlara karşı fiziksel olarak acımasızca davranma;
—Başkasının gözü önünde çalma (saldırıp soyma, çanta kapıp kaçma, göz korkutarak alma, silâhlı soygun vb.);
—Birisini cinsel fâliyette bulunması için zorlama.
Eşyâlara zarar verme
—Ciddi hasar vermek amacıyla isteyerek yangın çıkartma;
—Yangın çıkartma dışında, isteyerek başkalarının malına mülküne zarar verme.
Dolandırıcılık veya hırsızlık
—Bir başkasının evine, binâsına veya arabasına zorla girme;
—Bir şey elde etmek, bir çıkar sağlamak veya yükümlülüklerinden kaçınmak için çoğu zaman yalan söyleme (yâni başkalarını “at­latma”);
—Hiç kimse görmeden değerli şeyler çalma (mağazalardan mal çalma, sahtekârlık vb.).
Kuralları ciddi bir biçimde bozma (ihlâl etme)
—13 yaşından evvel, âilenin yasaklarına karşın çoğu zaman geceyi dışarıda geçirme;
—Âilesiyle yaşarken, en az iki kere gece evden kaçmış olma (şâyet uzun bir süre geri dönmemişse bir kez);
—13 yaşından evvel çoğu zaman okuldan kaçmış olma.
Bütün bu olumsuz davranışlar kişinin toplumsal, okuldaki veya mes­lekî işlevselliğinde klinik yönden önemli derecede bozulmaya yol aç­maktadır.

 

En azından bir teşhis ölçütünün son 6 aydır bulunması kay­dıyla, yukarıdaki teşhis ölçütlerinden üçü veya daha fazlasının son 12 aydır mevcudiyeti söz konusudur.

 

Şâyet bu teşhis kriterlerinden en az bir tânesi 10 yaşından evvel ortaya çıkmışsa, “Davranım Bozukluğu, Çocuklukta Başlayan Tip” teşhisi konur. 10 yaşından önce başlayan belirti yoksa “Davranım Bozukluğu, Ergenlikte Başlayan Tip” teşhisi konur. Başlangıç yaşı bilinmiyorsa, “Davranım Bozukluğu, Başlangıcı Belirsiz” olarak adlandırılır.

Sıklık
Teşhis kriterlerinin son derece geniş olması sebebiyle, yapılan epidemiyolojik araştırma sonuçlarında hastalığın sıklığı değişkenlik göstermekte olup, %1 ilâ 10 arasında görülmektedir. Erkeklerde çok daha sık ortaya görülür.
Sebepler
Davranım bozukluğu, değişik psikobiyolojik yatkınlıkların çevresel çeşitli stresör faktörlerle etkileşimi sonucunda ortaya çıkan belirti­ler kümesidir.

 

Söz konusu olan psikobiyolojik yatkınlıkların en belli başlıları şunlardır:
—Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu;
—Duygudurum Bozukluğu;
—Madde sûiistimâli.


Bunların hepsinde beyinde organik kökenli bir hasar söz konusudur. Bu durumda, duygusal dengesizlik, muhakeme azlığı, itki kontrol sorunu ortaya çıkar. Özellikle frontal lob (beynin ön bölgesi) hasarının saldırganlık dürtüsüyle ilişkili olduğu bilinmektedir.
Beynin orbitofrontal bölgesinde (göz çukurunun üzerindeki kı­sım) hasar olduğu takdirde, ciddi şekilde sosyal uyum sorunları ortaya çıkar. Bunların arasında, kurallara riayet edememe, cezalandırmalar­dan ders alamama, empati yoksunluğu, motivasyon eksikliği, duygusal açıdan dengesizlik, arkadaşlık kuramama, kronik şekilde yalan söy­leme davranışı, çalma ve fiziksel dövüş yer almaktadır. Diğer bâzı beyin bölgelerinde de ârızalar söz konusudur.

 

Çevresel stres faktörlerinin en belli başlıları ise şunlardır
—Âile içi şiddet;
—Âile içinde şiddetli geçimsizlik;
—Cinsel istismar, tâciz veya tecavüz;
—Duygusal açıdan çocuğun ihmâli;
—Parçalanmış âileler;
—Geniş âileler ve düşük sosyoekonomik düzey;
—Âilede çete mensuplarının varlığı.

Sevgi görmemiş bir insanın, kimseye sevgi veremeyeceği gerçeğinden hareketle, şiddet uygulayan kişilerin, çocukluklarında kendile­rinin bizzat şiddete kurban oldukları bilinmektedir.

Seyir


Davranım Bozukluğu olan çocukların küçük bir bölümünde antisosyal kişilik ve kriminal (suç teşkil eden) davranışlar gelişir. Davranım Bozukluğu’nu takip edebilecek diğer psikiyatrik tablolar ise şunlardır: Duygudurum bozuklukları (bu bireylerde sosyal uyum sorun­larından dolayı özellikle depresyon sık gelişir), anksiyete (endişe, kaygı) bozukluğu, başta alkol, uçucu maddeler ve esrar olmak üzere her türlü madde sûiistimâli.
Bu çocukların ileride, sosyal açıdan sorun yaşama ihtimâlleri (boşanma, iş başarısızlığı, işsizlik, sosyal ilişkilerde sorun yaşama vb.) çok fazladır.


Özetleyecek olursak, tıbbî açıdan müdahale edilmediği takdirde bu çocuklar, uyum sorunu çeken, itki kontrolünde sorunu olan, suça yönelik davranışlar sergileyen, alkol ve madde sûiistimali yapan, mutsuz, umutsuz, öfkeli, başarısız bireyler olarak hayatlarını sürdürecek­lerdir.

 

Tedavi
Tedavide üç adım vardır:
1) Bunlardan birincisi bireysel psikoterapidir. Burada ağırlıklı olarak, sorun çözme stratejileri, sosyal yönden başa çıkma stratejileri ve itki kontrolü üzerinde çalışılır.
2) İkincisi, âile terapisidir. Burada, âilenin çocuğa nasıl davranması gerektiği ve sorun davranışların nasıl azaltılabileceğine yönelik danışmanlık verilir. Çocuğun ruhsal tablosunu olumsuz şekilde etkile­yen çevresel şartlar ele alınır. Bunlara yönelik çözüm yöntemleri göz­den geçirilir.
3) Üçüncü yöntem ise, ilâç tedavisidir. Bu hastalıkta kullanılan özgül bir ilâç tedavisi yoktur. Davranış sorununun özelliğine ve ek psikiyatrik tablolara göre değişik ajanlar tercih edilebilir. Tercih edilen ilâç tedavisi söz konusu olan sorunlu davranışları yumuşatmada yardımcı olabilir.

 

Davranım bozukluğu sosyal ve toplumsal açıdan mutlaka ele alınması gereken çok önemli bir hastalıktır. Müdahale edilmediği takdirde bu çocuklarımız, her yaşta ve her konumda, toplumumuzun ka­nayan bir yarası olarak hayatlarını sürdüreceklerdir.
Bu nedenle, söz konusu olan hastalığın belirtilerine karşı duyarlı olup, en kısa zamanda bir çocuk ve ergen psikiyatrına başvurmak çok önemlidir.

 


 

Doçent Dr. Neslim Güvendeğer Doksat

Paylaş Paylaş
Yeni Eklenen Yazılar

Kerem Doksat Show TV de Zahide Yetiş ile 2

Prof. Dr. Mehmet Kerem Doksat, DÜNYA KADINLAR GÜNÜ sebebiyle, 08.03.2016 tarihinde Show Tv'de Cahide Yetiş ile canlı...

Kerem Doksat Show TV de Zahide Yetiş ile

https://youtu.be/T4u3Ni2y7Bs...

Kerem Doksat Show TV de Zahide Yetiş ile 1

https://youtu.be/8AQsrmb31ZY...

SİGARA BIRAKMA VE HİPNOZ TEKNİĞİ

KEREM DOKSAT'TAN, UYGULAMALI SİGARA BIRAKMA HİPNOZ TEKNİĞİ. ...

ÇOCUKTA CİNSEL TACİZİ DEĞERLENDİRME VE GÖRÜŞME TEKNİĞİ

NESLİM DOKSAT, 2015 ŞİDDETİ ANLAMAK KONGRESİNDE ÇOCUKLARDA CİNSEL TACİZİ DEĞERLENDİRMEYE YÖNELİK KURS VERİYOR. ...

Web Tasarım Sapka.org   ©