Al terAl ternatif Tıb mı, Tıbbî Al terAl ternatif mi?
Son zamanlarda moda olan bir garâbet var: Al ternatif TIP. Türkçe’yi mahvetme mâceramızda b’leri “p” hâline getirip, tıb’bı da “tıp” yaptık; “şıp” gibi, tasvirî bir kelimedir bu hâlbuki. 600 sene Batı’ya damgasını vuran İbn-i Sînâ’nın eserinin adı da “el-Kânûn fi’t-Tıbb”’dır.
Hipokrat’tan, Galen’den, İbn-i Sînâ’dan veya Pastör’den beri değişmeyen ve değişmeyecek bir şey varsa, tıbbın metodolojisidir: Amprisizm; yâni DENEYCİLİK ve GÖZLEMCİLİK. Tıb, müsbet ilmin bir dalıdır ve teorik fizik gibi felsefeyle bilimin karıştığı, rasyonalitenin kuantum anlayışıyla kaynaştığı müstesnâ alanlar hâricinde (ki, onlarda dahi bilimsel akıl yürütmeden aslâ tâviz verilmez, ancak bu ön-şartla “uçuş serbesttir”), çağdaş bilimsel anlayışın temel düsturu amprisizmdir. Dolayısıyla da tek bir bilimsellik anlayışı, tek bir SCIENCE vardır. Bilimin Al ternatifi filân olmaz; onun bir dalı olan tıbbın da!
Ammaa, dâima Al ternatif tıbbî uygulamalar, yaklaşımlar ve teoriler olmuştur, mevcuttur ve olacaktır. Yoksa dogmatik veya dinî sübjektif bilgiden tamamen farklı olarak, amprik ve objektif bilgiye dayanan tıb nasıl ilerlerdi?
Birisi okuyup üfleyerek hasta mı iyileştiriyor? Bilim bunu reddetmez; inceler ve muhtemel izahları BİLİMSEL METODOLOJİYLE ortaya serer, sonra da bunlardan en basit ve açık olanı gerçek olarak kabûl eder; buna da “postüladan tasarruf” veya “PARSİMONİ ilkesi” denir. Nitekim okuyup üflemenin etkisinin tamamen telkin olduğu ve dissosiyatif fenomenlere yol açtığı böyle anlaşılmıştır.
Her ikisine de iyi derecede vâkıf olduğum, uyguladığım, üzerlerinde yayınlar yaptığım hipnoz ve akupunktur “Al ternatif tıb” değil, “Al ternatif tıbbî yöntemler”’dir. Her türlü “ben yaptım, oldu” uygulaması ancak amprisizm süzgecinden geçebilirse kabûl görebilir. Hukuktan farklı olarak, her türlü mûtat dışı tıbbî uygulama, aksi ispatlanıncaya kadar MAHZURLUDUR.
Özellikle akupunktur ve hipnoz sahalarının istismar ve mistifiye edilmeye başlandığının, yeni gurular zuhur etmeye başladığının üzerinde başka yazıda duracağım.
Muhabbetle…
Prof. Dr. Mehmet Kerem Doksat – 2000